Gülhane

Gülhane-i Hatt-ı Aşk

İşte en güzeli de o soğuk rüzgarların yolunu aradığı, Ayın ışıklarıyla geceye loşluk kattığı,
yaprakların havada dans ettiği, bekçilerin düdük öttürerek etrafına adeta nota bıraktığı ve
gündüzlerin gecelere yarım ettiği Gülhane Parkı’dır.
Ne güzeldir Gülhane Parkı nice sevdalar diriltmiştir ve nice de kalpler öldürmüştür ama yine
de güzeldir. Gülhane Parkı, kimine zindan olur, kimine saray belki de nefessiz birine hayat…
Bunları düşünmeye başladığımda gencecik 18 yaşında biriydim. Nerede düşünmeye başladım
diye soracak olursanız nefessiz birine dönüştüğüm zaman derim.
Kendimi koca bir ağacın dibinde buldum. Yanımda gözleriyle yıldızları anımsatan bir kız var
bakmaya çekindiğim.

-Ne oldu bayım neden bakmıyorsunuz?
-Efendim biraz çekiniyorum.
-Neyden efendim?
-Gözlerinizden efendim gözlerinizden…

Aramızda bu konuşma geçince koşarak çıktım parktan. Saatlerce yürüdüm sokaklarda,
gökyüzüne bakmaktan çekiniyordum zira gözleri oradaydı hatta iki tane değil binlerceydi.
Geri döndüm Gülhane Parkı’na keskin bir sessizlik ve serinlik vardı. Nefessiz kaldığım anlar
işte bu anlardı. Gizli gizli yürüyordum Gülhane Parkı’nda. Bir ses yükseldi bir yerlerden ama
anlayamadım. Devam ettim yürümeye yine bir ses yükseldi, ağaçlardan geliyordu sanki lakin
yine anlayamadım. Yine bir ses yükseldi bir yerlerden. Bu sefer hissedebiliyordum, bu sefer
anlayabiliyordum. Evet o an anladım sesin sahibi olduğunu ayın zira nazik bir ses ile
haykırıyordu sanki bana, ‘’Bayım!’’.

Yasin DAĞLI

2 Yorumlar

  1. Bu hikayeye cem karacadan ben bir ceviz ağacının şarkısı iyi gider.

    1. Hikayeyi biraz daha genişletir iki tanede karakter koyup ask-i bunların diyaloglarında anlatırsan güzel olur

Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir