Beşiktaş sahilinde,deniz kenarında bir kafede oturuyorum.Hava sıcacık, mis gibi deniz kokusu.. biraz kokoreç, biraz balık Ekmek...Günlerden pazar olunca herkes sahile inmiş çoluk çocuk bayram yeri gibi ne güzel.
Az biraz önce acemi bir balıkçı oltasını kıyıdan geçen bir kayığa taktı ..oohop hoopp alooo diye bağırdılar zor kurtardılar .cümbül cemaat gülüştü…ortalık tiyatro gibi her telden çalan var.. Çalma demişken bir kaç dövmeli kız gitarda çaldılar iskelede.. pek dinleyen çıkmadı ama renk işte …İstanbul böyledir her renk var hava renkli deniz renkli insanlar renkli herşey renkli…. Öyle işte …bende 15 yıldır buradayim bende renklendim..
Önümde bir kitap Julia Montogery "Yaşamak Sanılan" popüler bir roman.. saf gibi boş boş telefonla oynamayalım Beşiktaşta…çayımı da almışım yalnız bir heyecanlıyım ki hemde ne heyecan.Özel bir buluşmaya hazirlandim Saçıma sakalıma özen gösterdim buluşmadan on beş gün önce kuaföre gittim ki öyle tavsiye ediyorlar kırpılmış koyun gibi çıkmayalım insan karşısına..
Kaşlarım biraz aşağıya bakar annem hafiften limon sürdü adam gibi görünsünler oğlum diye…hayır dua da etti.Mevla ne gösteriyor bakalım…
Amcamın kızı burcu birisinden bahsetmişti arkadaşının kuzeniymiş..
Eh yaşımızda geldi kırka bir türlü yuva kuramadık fotoğraftan gördüğüm kişiyle dakikalar sonra buluşmak üzereyim…Görücü usulu vesselam..
Aslında insan hani bir konserde önünde ki otobüste yanında ki, sınıftan arkadaşı mahalleden komşu kızını beğenir geceleri üç paket sigara 2 demlik çay bitirip eşi dostuyla şöyle sevdalıyım böyle sevdalıyım abi gibisinden bir platonik olur melankolik olur da başlar ya aşk ..hayatının baharını bülbülün gülünü bulması vukú bulur ya..bizim kisi pek öyle olmadı.Bir fotoğraf gördüm düğünde çekinilmiş, duran donuk gözlere umudumuzu bağladık hayırlısı bakalım…
Beşiktaş deniz otobüsü iskelesinde balıkçıların arkasında ki yoldan bir hanfendi göründü.Kahverengi çantalı, siyah saçlı esmer tenli gayet neşeli olduğu her halinden belli güneş gözlüklerinin de hakkını veren biri havalı bir hanfendi göründü .bendeniz zaten her gelene avanak avanak bakıyorum onu da dikkatlice süzdüm.
Bir çocuğa rast geldi üç dört yaşlarında bir çocuk.Yanağını sıktı..Annesine güzel dileklerde bulundu. Sanırım geldi oydu! İnşallah oydu ..
Biraz daha yaklasıp çay bahçesinin önüne gelince telefonundan aradı..
O sırada benim telefonum çaldı açtım
"Aa gördüm" dedi geldi masaların arasından kıvrıldı..
Geldi oydu..
Ayakta karşıladım. Eh kem küm ….El sıkışsam mi diye tereddütle elimi uzatır gibi oldum birazda saçmalar gibi oldum elimi sıkmadı.
-Senin boyun kaç yahu "deyip etrafı şöyle bir süzerek sandalyeye oturup geriye yaslandı.sıkılmış gibiydi yada beğenmedi beni aldı beni yakıcı bir şüphe!.
Şimdi söylenecek laf mı bu!
O an benim kafamdan kaynar su mu döküldü ne.. keyfim kaçtı.Bir motosiklet geçti gibi oldu gürül gürül sanki hava bozdu..deniz kenarında oynayan çocuğun uçan balonu kaçtı gibi…
-190 dedim fazlamı? Bende oturdum
Kitabı masanın kenarına koydum ..geriye yaşlandım garson arıyorum salağım ya sanane garsondan birader heyecan işte..
Benim çayın dibinde biraz vardı onu içtim
-Eh biraz uzun tabi dedi ben 160 mış..çocuksu söyledi bunu ..
Bir süre öyle sessiz sessiz bekledik.. konu arıyorum bulamıyorum gözlüğü rayban ona mı bişey söylesem dedim vazgeçtim…kuzen Burcuya kızdım sanki ...ne bileyim ilk saniyelerde ki imajı dominant kaba saba gibi geldi sanki..
Tutup bizim romana da laf edecek diye korktum...
-İsim neydi dedi
-Bülent sizin?
-Benimde Nazan memnun oldum dedi
Telefonunu sessize aldı...
Yalnız girişken kız..
Aslında diye söze başladı" Bülent bey ben hiç öyle görücü tanışmak evlenmek istemedim kusura bakmayın ama hep çocukluk arkadaşım biriyle olsun istemişimdir hani beşik kertmesi derler ya öyle ama ne yalan söyleyeyim sizi de tanımıyorum fotoğraftan gördüm deyince ben sanki beğenildiğimi hissettim biraz gülümsedi sanki ..
Zaten aşk adamıyım az önce ki karamsarlığım dağılıverdi..yine de temkinliydim.Şımardım ama tabi övgü aldık ya biraz ...
kaşlarımı farkedecek diye telaşlandım kızardım Ellerim heyecanlanınca titrer onları dizlerime koydum..
Biraz birbirimize baktık ..sanırım o benim dişlerime bakıyordu bende onun saçlarına boynuna falan baktım kolyesine bizim emekli polis Hicabi abi evlenilecek eşe bakmak caiz iyice incele demişti şöyle bir inceledim ama iyi de açık verdik mal gibi bakışıyoruz ne bakıyorsun dese yeridir..nedir bu bakma yani ...
Kendimden bahsedeceğim ya bakışma bitip elektrik de alınca onun eğitim seviyesini sordum.
Ne de olsa aslan gibi Boğaziçi Ekonomi mezunuyum ya biraz işim de iyi söylemesi ayıp ticaret bakanlığında çalışıyorum..
Ben dedi okulu bırakmıştım dedi sanki kayıp giden bir gençlik belirdi gözlerinde..baltayı taşa vurduk dakika bir gol bir! Ne soruyorsun dimi..! Sanane şimdi ukala herif..
Öne doğru eğildi baş parmaklarını masaya koydu anlattı suçluluk duygusu gözlerinde...
-Ben dedi okulu başörtüsünden bıraktım Bülent bey.. öğretmenlik fakültesinde okurken Hakkaride bir şeyhe bağlanmıştık bir kaç arkadaş böyle nasıl takvayız o zaman ..
-Valla mı dedim
-Sonra şeyh vefat etti dım dızlak ortada kaldık dedi 28 şubat da çıkınca ben evde dine verdim kendimi dedi.
-Sonra ?
-Bastı kahkahayı yok be yav dedi olur mu öyle şey ne şeyhi şimdi… majör bir depresyon geçirdim uzun süre ondan okuyamadım da bana destek olursan belki öğrenci affıyla bitiririm deyince dedim tamam Bülent bu kızın niyeti ciddi
Epey gülüştük…
Benim tasavvuf ehli olduğumu öğrenmiş dalga geçiyor güya..tam çakal
-E Nazan hanım bişeyler içelim
-Yok birşey istemiyorum teşekkürler Bülent bey
Bende gaza gelip bir espri de ben yapayım diye :
Siz kadınlar bir şey içmem yemem dersiniz ama düğüne gelince de 500 gram altını istersiniz dedim..
-Ya niye ki dedi 500 gram altın çok mu ?
-Az mı ?
Senin baban ne iş yapıyor ki?
-Şey benim babam fenni sünnetçi dedim espri olsun ..
Yaa…. Allah tuttuğunu altın etsin o zaman dedi yeniden bir kahkaha patlattı
-masada ki benim sigaradan bi tane yaktı
Sigarayı içerken neşeyle ordan bundan sohbet ettik biraz daha.. beni çok güldürdü senli benli olmuştuk..
Yarım saat sonra
Kalkalım biraz yürümek istedim dedi
Yürüdük yürürken de konuştuk parfümün güzelmiş dedi bende çantasına iltifat ettim ara sıra kaldırıma çıkıp boy hizasını dengelemeye çalıştı filan bu şakacı ruhlu insan bir kaç ay içinde eşim oldu..
Lakin üniversiteye döndüğünde beni bırakmak istediğini falan söylüyordu ayrıldık!
Şaka ya şaka ya Allah korusun bu hanımdan trolcülük banada bulaştı 2 tane evladımız var
Canım o benim..:)
Guzel hikaye.Darisi başına.Hem her hikaye hakikatten izler taşır.